Hangi yeni tomurcuklansın avuçlarında? Neyi yaratalım evrenin dansında?
Sırılsıklam bıraktım kendimi avuçlarımdan aşağıya. Nereye gidiyordum ki zaten bunca zamandır? .. Belki de hiç yol yapmamıştım daha önce. Gerçek anlamıyla. Yol yapmak: ne kadar yanlış anlamışım; sanki bir araçla yapılması şartmış gibi.. Yolculuk oysa içe doğru sürmeli ve bitmemeli ... Zaten bütün kavramlar değişti zihnimde. Sanki kendi alfabemi yazıyorum. Ne güzel Hande kokulu harfler. Herşey sadece bana ait olunca o zaman anlaşılmak derdi ortadan kalkıyor. İşte bu büyük lüksmüş.
Baharın taze kokusuyla nadasa yatan ruhlarımız biraz olsun mayhoşluğunu atmaya başladı. Bu hep alışkın olduğumuz baharlardan farklı tabi hem dünya genelinde hem maneviyatlarımızın değişen doğaları bazında. Bu uyanış daha farklı daha anlamlı daha belirgin. Belki de kış uykusuna yatan ruhlarımız için ilk sıcak yaz günü ılık kuma basmak tadında bir merak. Artık yarım kalanları tamamlama çabası değil yeni başlangıçların tatlı hazlarına duyulan arzumuz arttı. Yüzümüzü belki ilk defa bu denli bir kararlılıkla geçmişten yarına çevirmeye başladık. Taze başlangıçlar püsküllü eskilerden her zaman daha iyidir. Artık daha berrak görebiliyoruz bunu. Kuşlar uçar, çiçekler açar ve doğa olgunlaşır.
Avuçlarımızda bir kasemiz olsa onda neyi başlatmak isterdik? Hangi yeni tomurcuklansın avuçlarımızda ve neyi yaratalım evrenin dansında? Yaratım iki elimizin içinde olsaydı tam bugün bu an ne olmak isterdik?
Muntazam güzellikler, hayalperest zihinlerin yaratımında saklıdır. Onları bulmamız dileğiyle.