TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME:
Her şeyi bilecek kadar genç değilim
Oscar Wilde
Öyle bir geçer zaman ki; elinden bir kuş gibi uçar da ardından gidemezsin…
Geçen zaman içinde yaşanmışlıkların nakşettiği acı tatlı hatıraların ruhlarda bıraktığı izler, birer öğüt niteliğinde genç kuşaklara aktarılır. Böylelikle onların aynı hataları yapmaları önlenir ve kendilerine daha iyi bir hayat kurmaları için olanak sağlanır.
Peki gerçekten de böyle midir? Öğütler yol gösterici olduğu kadar beraberinde koruyucu duvarları da getirir mi? Hayal gücünün kapılarını kapatabilir mi? Yoksa bir musibet bin nasihatten yeğ midir?
Çok hassas bir noktadır aslında…
Yaşanmışlıklardan alınan dersler ve kendi yolunu çizebilmek birlikte olursa anlam kazanır. Aksi takdirde kendi hayatımızı yaşıyor olamayız.
Gençlik, muhteşem bir dinamizmdir. Kendi gençliğimi hatırlıyorum. Önümde istediğim gibi şekillendirebileceğim bir yaşam olduğunu düşünmek ve dünyanın, insanlığın iyiliğine olan inanç benim için yaşamı anlamlı kılıyor, gökyüzü mavisi ile bile mutlu olabiliyordum.
Ne deli, ne güzel bir çağdır gerçekten de gençlik;
Belki de o nedenle bedenimizde bulunan hormonlar bile tam da bu çağlarda pik yapar ve yaşayarak öğrenmemiz gereken tecrübeleri hayatımıza çeker.
Gençliğe nasihatler de bu nedenle değil midir? Yaralanmadan öğrenmek için…
Yalnız ne acıdır ki yaralanmadan öğrenemez insan…
Gençliğin nasihate ihtiyacı yoktur aslında, daha çok öğretici davranış modeline ihtiyacı vardır.
Bir zamanların genç kızı ve şimdilerin bir annesi olarak bunu çok net görebiliyorum.
Hayat, seçimlerimizin toplamıdır ve her kişi kendi seçiminde özgür iradeye sahiptir. Bu bağlamda boyumuz, gözümüzün rengi gibi hatalarımız, öğrendiklerimiz ve doğrularımız da bize özeldir. Kişisel bir olgunlaşma oluşabilmesi, bireye özel kişiliğin oturması için gençlerin kendi seçimlerini yapabilmelerinin yolu açılarak hayal güçlerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Klasik deyişle ‘'Balıktan ağaca çıkması ‘' beklenmemelidir.
Hayatının baharında meslek seçiminde öncelikler konusunda takılıp kalmak, kariyer odaklı olmak, sevdiği işi yapmak ya da daha zengin olmak adına seçim yapmak arasındaki gidip gelmeler de yine gençliğin o güzel çiçekli baharına düşen gölgelerdendir. Bu seçimler sonucu alınan kararlar o zamanlar kendiliğinden gelişiverse de hayatlarımız için önemli kararlardır.
Daha çocukluktan itibaren hür iradesi ile bireysel kararlarını verebilen, ayakları sağlam basan, neler yapabileceğinin ve yeteneklerinin farkında olan bir gençlik yetiştirmek anne, baba, veli, öğretmen kısacası hepimizin görevidir.
Çünkü gelecek, bizlere verilmiş bir emanettir ve bizler de onu yeni kuşaklara aktarma gibi bir görünmez misyona sahibiz.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919'da milletimizin ‘'Kurtuluş Mücadelesi ''nin başladığı bu günü gençlere bayram olarak armağan etmiş ve gençlerimizin okuması gereken ve bir yol gösterici niteliği olan ‘'Gençliğe Hitabe''yi kaleme almıştır.
Sözlerimi Atatürk'ün güzel bir vecizesi ile bitiriyorum
‘'Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları ahlâksızlıkları şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir''.
Sevgilerimle