YKKED FETHİYE ŞUBESİ BAŞKANI AV. ALİ GÖNEN, 'BU ŞEKİLDE GİDERSEK YAKINDA KAMU KURUMLARIMIZDA ÇALIŞACAK OKURYAZAR ADAM BULAMAYACAĞIZ' 

YKKED (Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ) Fethiye Şubesi Başkanı Avukat Ali Gönen, yaptığı basın açıklamasında,  deprem nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilmesini eleştirerek, 'Bu şekilde gidersek yakında kamu kurumlarımızda çalışacak okuryazar adam bulamayacağız' dedi. 

PAYLAŞ
Dost Gazetesi -

YKKED (Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ) Fethiye Şubesi Başkanı Avukat Ali Gönen, yaptığı basın açıklamasında,  deprem nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilmesini eleştirerek, “Bu şekilde gidersek yakında kamu kurumlarımızda çalışacak okuryazar adam bulamayacağız” dedi. 

Gönen, “Ülkemizde yaşanan her doğal felaketten sonra ilk iş, üniversiteleri kapatıyoruz. Sanki okulları kapatmak için bir bahane arıyor gibiyiz. Oysa okullardan önce kapatılması gereken o kadar yer var ki… 
Bildiğiniz üzere, şu güzel ülkemizde doğal felaket hiç eksik olmuyor. Yıl geçmiyor ki bir doğal felaket yaşamayalım. Diğer yanda, bolca bayram seyranımız var. Böyle olunca okullarımız neredeyse yılın büyük bir kısmında kapalı kalıyor.

Bu şekilde gidersek yakında kamu kurumlarımızda çalışacak okuryazar adam bulamayacağız” diye konuştu. 

“Her olaydan sonra okulları kapatmak ne derece doğru?” 

Gönen, devamla, “Deprem hepimizi vurdu. Yüreğimiz kan ağlıyor. Ama her olaydan sonra okulları kapatmak ne derece doğru?

Okullarımızı kapatıp durmamız bizi daha büyük yıkımlara, toplumsal felaketlere götürmüyor mu acaba?
Bunları ne zaman sorgulayacağız?

Mustafa Kemal Atatürk; Kurtuluş Savaşı’nın en çetin günlerinde, 15 Temmuz 1921’de Ankara' da öğretmenleri toplamış ve daha çok okul açılması konusunu görüşmüş öğretmenlerle.
Bu ülke, 2. Dünya Savaşı’nın yaşandığı yokluk ve yoksulluk yıllarında Köy Enstitüleri’ni kurarak köyümüzü, köylümüzü okuryazar yapmaya çalışmadı mı? Cumhuriyet bu günlere bu okullar sayesinde gelmedi mi?”

“Çocuklarımızı tarikat kurslarından, tarikat yurtlarından korumadığımız sürece bu felaketlerden bu acılardan kurtulmamız zor”

Gönen, açıklamasında laik eğitimin önemini de vurgulayarak, şunları söyledi: 

“Diğer bir konu da şu, ülkemizde yakından, yüz yüze eğitim öğretim bile çok sorunlu iken, bunu bir de uzaktan yapalım demek ne derece doğru? Ayrıca şu da var ki, uzaktan eğitim öğretim için gerekli olan internet ve benzeri donanımlar bakımından yeterli değiliz.

Şunu artık öğrenmemiz gerekiyor, çocuklarımızı tarikat kurslarından, tarikat yurtlarından korumadığımız sürece bu felaketlerden bu acılardan kurtulmamız zor.

Değerli Fethiyeliler, bizi her türlü felaketten ancak ve ancak akıl ve bilime dayalı, yüz yüze çağdaş eğitim, laik eğitim korur. 

Buradan halkımıza sesleniyoruz. Acımız büyük. Ama bu acıları geleceğe taşımamak için okullarımızı açık tutmak zorundayız.

Matematik bilgisini, düşünmeyi ve sorgulamayı her şeylerin önüne alarak çocuklarımızı yetiştirmek zorundayız.

Bizim olmaz ise olmazımız matematik olmalı. Bizim olmaz ise olmazımız laik eğitim olmalı. Bu sayede hayatı, olayları sorgulayabiliriz. Bu sayede felaketlerden korunabiliriz.” 

Gönen, “Uzaktan eğitimin mümkün olmadığını, mümkün olan kısmının da başarılı olmadığını test ettik” 
Gönen, SED Medya’ya verdiği demeçte de, okullarda öğrenci sayısının fazla ancak öğretmen sayısının az olduğuna dikkat çekerek, okulların fiziki donanımının da yeterli olmadığını söyledi. “Zaten çocuklarımızın her biri internet olanağına sahip değil, uzaktan eğitim görme olanağına sahip değil diye konuşan Gönen, “Pandemi döneminde de bu okulların kapatılmasının ne kadar yanlış olduğunu gördük. Uzaktan eğitimin mümkün olmadığını, mümkün olan kısmının da başarılı olmadığını test ettik. Bizim ilk yapacağımız iş okullarımızı açmak, öğretmenlerimizi donanımlı hale getirmek. Pozitif bilim üzerinden yürümeliyiz. Pozitif bilim üzerinden yürümediğimiz sürece biz başarısızlığa mahkûm durumda kalırız” dedi. 

Laik eğitime de dikkat çeken Gönen, “Batı ülkeleri bugün olan konumlarına nasıl gelmişler? Laik eğitimi, pozitif bilimi esas alarak gelmişler. Dini ve eğitimi ayırmışlar. Hatta dini, eğitim öğretim hayatından bir kenara almanın ötesinde toplum hayatından, devlet yönetim ve toplum yönetim hayatından da bir kenara almışlar. Laik toplum ve devlet düzenini esas alarak bugünlere gelebilmişler. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da Türkiye’de yapılan budur. Bugün iyi kötü bir sosyal hayatımız, toplumsal hayatımız var ise bu da Cumhuriyetimizin bize sağladığı kazanımlar ile olabilmiştir. Fizik ve kimyanın, felsefenin okutulmadığı ve evrimin okutulmadığı bir okulda insanlar ‘Biz niye deprem felaketiyle, sel felaketiyle ve yahut da başka doğal felaketlerle sürekli karşılaşıyoruz?’ konularını sorgulayamaz” dedi. 


 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN